Sonuç asla tatmin edici değildi.
- The result was by no means satisfactory.
Onun asla cesareti eksik değil.
- He is by no means wanting in courage.
O politikacı kesinlikle dürüst değil.
- That politician is by no means honest.
O, kesinlikle gelmez.
- He will by no means come.
O hiçbir şekilde anjelik değildir.
- She is by no means angelic.
Nic hiçbir şekilde ödülden memnun değil.
- Nick is by no means satisfied with the reward.
O hiçbir şekilde kibar değil.
- She is by no means polite.
Onun açıklaması hiçbir şekilde tatmin edici değil.
- Her explanation is by no means satisfactory.