Yaklaşık bir düzine ağaç kısa sürede dikilmişti.
 - About a dozen trees had soon been planted.
İki düzine kalem satın aldım.
 - I bought two dozen pencils.
Okuyacak çok sayıda raporum var.
 - I have a dozen reports to read.
Tom bana plastik bir torba içinde çok sayıda kurabiye verdi.
 - Tom gave me a dozen cookies in a plastic bag.