truly, certainly, actually, verily

listen to the pronunciation of truly, certainly, actually, verily
Английский Язык - Турецкий язык

Определение truly, certainly, actually, verily в Английский Язык Турецкий язык словарь

really
hakikaten

İnsanların sıklıkla birbirlerine sırt çevirdiklerini görüyorum, ve bu beni hakikaten korkutuyor. - I often see people turning against each other all the time, and this really scares me.

Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum. - I really, truly believe that.

really
gerçekten

Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum. - I really look forward to your visit in the near future.

Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor. - Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.

really
gerçekten mi

Gerçekten mi? Ben gitmeden önce onu kilitlemiştim. - Really? I had locked it up before I went out.

Gerçekten mi? Onun evlenecek son kişi olduğunu düşünüyordum. - Really? I thought she'd be the last person to get married.

really
öyle mi

Gerçekten öyle mi düşünüyorsun? - Do you really think so?

Çok fazla seçeneğim yok gerçekten, öyle mi? - I really don't have much choice, do I?

really
mutlâka

Çatı mutlaka tamir edilmeli. - The roof is really in need of repair.

Çıkmadan mutlaka karnını doyurmalısın. - You really should eat before you leave.

really
kesin olarak

Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz. - We cannot really predict anything.

Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez. - No one ever really knows what's going through someone else's head.

really
kesinlikle

Bugün gerçekten sıcak, değil mi? Evet kesinlikle sıcak. - It's really hot today, isn't it? Yeah, it sure is.

Kesinlikle bana göre değil. - It's not really my cup of tea.

really
cidden

Fransızcam cidden o kadar kötü mü? - Is my French really that bad?

En son yapmak zorunda kaldığın cidden zor şey neydi? - What was the last really difficult thing you had to do?

really
gayet

Buradaki sistem gayet iyi çalışıyor. - The system here works really well.

really
aslında

O aslında gerçekten eğlenceliydi. - That was actually really fun.

Jingle Bells, Noel zamanı yaklaştığında popüler bir şarkı, aslında bir Noel şarkısı değildir. Sözleri Noel hakkında bir şey söylemiyor. - Jingle Bells, a popular song around Christmas time, is not really a Christmas song. The lyrics say nothing about Christmas.

really
hakikat

Ben de hakikaten öyle düşünmüyorum. - I really don't think so.

İnsanların sıklıkla birbirlerine sırt çevirdiklerini görüyorum, ve bu beni hakikaten korkutuyor. - I often see people turning against each other all the time, and this really scares me.

really
sahi mi

Sahi mi? Benim hobim çizgi roman okumaktır. - Really? My hobby is reading comics.

really
sahiden

Sahiden mi? Adam, şaka yapıyorsun değil mi? - Really?! Man, you're kidding right?

Bu geyiğin sütü sahiden iyi midir? - Is the milk from this deer really good?

really
z. gerçekten
Английский Язык - Английский Язык
{a} really