Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

to undergo or cause a disturbing action accompanied with a sensation of heat

listen to the pronunciation of to undergo or cause a disturbing action accompanied with a sensation of heat
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to undergo or cause a disturbing action accompanied with a sensation of heat в Английский Язык Турецкий язык словарь

fry
{f} tavada kızartmak/kızarmak
fry
{f} kızartmak

Kızartmak için daha büyük balıklarımız var. - We've got bigger fish to fry.

Pastayı pişirmek yumurta kızartmaktan çok daha fazla zaman alır. - Baking a cake takes more time than frying an egg.

fry
{f} elektrikli sandalyede idam etmek
fry
(yağda) kızartmak
fry
kızarmak
fry
kızart

Tom Mary'ye bir Fransız kızartma sundu ve o bir tane aldı. - Tom offered Mary a French fry and she took one.

Dün Avustralya'da hava o kadar sıcaktı ki Tom küreğin üstünde bir yumurta kızartmayı başardı. - It was so hot in Australia yesterday that Tom managed to fry an egg on a shovel.

fry
tavada kızartmak veya kızarmak
fry
(fiil) kızartmak, elektrikli sandalyede idam etmek, yağda kızarmak
fry
yağmurdan kaçıp doluya tutulma
fry
{i} kızartma

Sen hiç onları kızartma yerine patateslerini fırında pişirmeyi düşündün mü? - Have you ever thought about baking your potatoes instead of frying them?

Mary kızartma tavasına bazı sosisler attı. - Mary threw some sausages into the frying pan.

fry
{i} yavru balık
fry
jump out of the frying pan into the fire bir belâdan kurtulayım derken daha kötüsüne çatmak
fry
kızar

Tom Mary'ye bir Fransız kızartma sundu ve o bir tane aldı. - Tom offered Mary a French fry and she took one.

Tom bir yumurta kızartıyor. - Tom is frying an egg.

fry
{i} kızartılmış yiyecek
fry
kızartılmış yemeklerin yendiği piknik
fry
kızartılmış yemek
fry
{i} çoluk çocuk
fry
{i} önemsiz şey
fry
{i} solda sıfır
Английский Язык - Английский Язык
fry
to undergo or cause a disturbing action accompanied with a sensation of heat

    Расстановка переносов

    to un·der·go or cause a dis·turb·ing ac·tion ac·com·pa·nied with a sen·sa·tion of heat

    Турецкое произношение

    tı ʌndırgō ır kôz ı dîstırbîng äkşın ıkʌmpınid wîdh ı senseyşın ıv hit

    Произношение

    /tə ˌəndərˈgō ər ˈkôz ə dəˈstərbəɴɢ ˈaksʜən əˈkəmpənēd wəᴛʜ ə senˈsāsʜən əv ˈhēt/ /tə ˌʌndɜrˈɡoʊ ɜr ˈkɔːz ə dɪˈstɜrbɪŋ ˈækʃən əˈkʌmpəniːd wɪð ə sɛnˈseɪʃən əv ˈhiːt/
Избранное