Aslında o oynak bir kadın.
 - Actually she is a loose woman.
Bu ayakkabılar biraz gevşek.
 - These shoes are a little loose.
İyi bir vuruşcu olmak için, gevşek tutmalısın ve içgüdünü izlemelisin.
 - To be a good batter, you've got to hang loose and follow your instincts.
Bu bana biraz bol geliyor.
 - This is a bit too loose around my waist.
Tom uzun bol ceket giydi.
 - Tom wore a long, loose-fitting coat.
O, köpeği bahçede serbest bıraktı.
 - He let the dog loose in the yard.
O, serbest bir hayat yaşadı.
 - He has led a loose life.