Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
 - He settled part of his estate on his son Robert.
Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
 - He left part of his estate to his son Robert.
Leyla, Teksas'ta büyük bir mülke sahipti.
 - Layla owned a huge estate in Texas.
Onun ülkede bir mülkü var.
 - He has an estate in the country.
Tom amcasının arazisini miras olarak aldı.
 - Tom inherited his uncle's estate.
Tom'un vasiyetine göre, Mary onun tüm gayrimenkulünü miras olarak alacak.
 - According to Tom's will, Mary will inherit his entire estate.
Altmış yaşındaki teyzem büyük miras aldı.
 - My sixty-year-old aunt inherited the huge estate.