Bu lekeyi çıkarmak imkansız olacak.
- It'll be impossible to remove this stain.
Kahve lekesini çıkarmak zordu.
- The coffee stain was difficult to remove.
Sadece herhangi bir şüpheyi ortadan kaldırmak için, artık ailemle birlikte yaşıyorum.
- Just to remove any doubt, I no longer live with my parents.
Önce çapakları kaldırın.
- First, remove the burrs.
Bulaşıkları masadan kaldırdı.
- She removed the dishes from the table.
Tom tanımadığı birinin yanında oturdu.
- Tom sat down next to someone he didn't know.
Sabun kiri çıkarmaya yardım eder.
- Soap helps remove the dirt.
Eve girmeden önce ayakkabılarınızı çıkarmanız gerekir.
- You must remove your shoes before entering a house.
Yara izini herhangi birine hiç gösterdin mi?
- Have you ever shown your scar to someone?
Bunu istemiyorsan onu başka birine vereceğim.
- If you don't want this, I'll give it to someone else.