Dün gece Bay A bugünkü toplantıya katılamayacağını söylemek için beni aradı.
 - Last night, Mr. A called me up to say he couldn't attend today's meeting.
Söylemek istediğim her şeyi söyledikten sonra oldukça rahatlamış hissettim.
 - I felt quite relieved after I had said all I wanted to say.
Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
 - Some doctors say something to please their patients.
Onu başka bir şekilde söyle.
 - Say it in another way.
Maalesef, Fadil'in bu konuda son sözü yok.
 - Unfortunately, Fadil doesn't have a final say on this.
Ne yazık ki, Tom bununla ilgili son sözü söyleyen kişi değil.
 - Unfortunately, Tom isn't the one who has the final say on this.
Ben onun hakkında size bildirmek istedim ama Tom bir şey söylemememi söyledi.
 - I wanted to let you know about that, but Tom told me not to say anything.
Onu söyledim, ama onu demek istemedim.
 - I did say that, but I didn't mean it.
Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
 - I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Hiçbir şey söylemezsen, bunu tekrarlamak için çağrılmayacaksın.
 - If you don't say anything, you won't be called on to repeat it.