Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Piller için ekstra ücret ödemeniz gerekir.
- You need to pay extra for the batteries.
Hey! Scott! Faturamı öde!
- Hey! Scott! Pay my bill!
Bugün senin öğle yemeğin için parayı ben ödeyeceğim.
- I'll pay the money for your lunch today.
Ben kumar için biçilmiş kaftan değilim. Belki sadece şanssızım fakat maaşım için çalışmak daha emin bir şeydir.
- I'm not cut out for gambling. Maybe I'm just unlucky, but working for my pay is more of a sure thing.
Son zamanlarda, ona maaş çekini zamanında vermiyorlar.
- Recently, they have not been giving her her paycheck on time.
Babamın borcunu ödemekten berat edildim.
- I was absolved from paying my father's debt.
Tom arabasını yanlış yere park ettiği için ceza ödemek zorunda kaldı.
- Tom had to pay a fine because he parked in the wrong place.
Bir otel odasına dünya kadar para vermek istemiyorum.
- I don't want to pay through the nose for a hotel room.
Bedelini ödemek zorundasın.
- You have to pay the price.
Bir dahaki sefere bunun bedelini ödersin!
- Next time you'll pay for it!
Onun ödemesi gerektiğini iddia ettim.
- I demanded that he should pay.
Bir sürü insan faturalarını ödeme konusunda endişeleniyor.
- Many people worry about paying their bills.