Tom, John'un Mary'ye bakış tarzını sevmiyor.
 - Tom doesn't like the way John looks at Mary.
Bu resme her bakışımda, babamı hatırlarım.
 - Every time I look at this picture, I think of my father.
Arkadaşım 18'indeymiş gibi göstermek için kimliğinde oynama yaptı.
 - My friend doctored his ID to make it look like he was 18.
O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.
 - She wears high heels to make herself look taller.
Meg bile bana bakmadı.
 - Meg didn't even look at me.
Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
 - Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
O daha genç görünmek istiyor.
 - She wants to look younger.
Tom aptal görünmek istemiyor.
 - Tom doesn't want to look foolish.
O birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi.
 - Many nights did he spend, looking up at the stars.
Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır.
 - Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
Tom'a dikkat etmek zorunda kalacaksın.
 - You'll have to look out for Tom.
Tom'un çıkarlarına dikkat etmek zorundayım.
 - I have an obligation to look out for Tom's interests.
Sözlükte o sözcüğe bakın.
 - Look that word up in the dictionary.
Hayır, teşekkürler. Sadece etrafa bakınıyorum.
 - No, thank you. I'm just looking around.