Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

to censure, find fault with

listen to the pronunciation of to censure, find fault with
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to censure, find fault with в Английский Язык Турецкий язык словарь

blame
suçlamak

Tom sadece kendini suçlamak zorunda. - Tom has only himself to blame.

Başka kimi suçlamak istersiniz? - Who else would you like to blame?

blame
{i} kabahat

Hayır, kabahatin bende olduğunu düşünmüyorum. - No, I don't think that I am to blame.

blame
ayıplama kabahat
blame
mesulü olmak
blame
{i} suç

Suçu üstlenmeye razı oldu. - She consented to take the blame.

Kaza için seni suçlamıyorum, senin hatan değildi. - I don't blame you for the accident; it was not your fault.

blame
{f} suçla

Kimse kaza için suçlanmadı. - Nobody was to blame for the accident.

Sadece sen değil aynı zamanda ben de suçlanacaktım. - Not only you but I also was to blame.

blame
{i} suçlama

Tom, John'a vurduğu için Mary'yi suçlamadı. - Tom didn't blame Mary for hitting John.

Tom hataları için her zaman başka birini suçlamaya çalışır. - Tom always tries to blame someone else for his failures.

blame
töhmet
blame
sorumlu tutmak
blame
blamefulnesskabahatlilik
blame
{i} kusur
blame
{i} sorumluluk
blame
masum

Tamamen masum olmadığını biliyorum, sen de suçun birazını paylaş. - I know you're not completely innocent, you too, share some of the blame.

blame
{i} bir suç veya başarısızlığın sorumluluğu, suç, kabahat, töhmet
blame
(Askeri) AYIPLAMAK, TAKBİH ETMEK, KABAHAT
blame
blamefulkabahatli
blame
kahrolası
blame
{i} kınama
Английский Язык - Английский Язык
{v} blame
to find fault
criticise