Korkarım sizi hayal kırıklığına uğratmak zorunda kalacağım. Konuşmanıza karışmak istemiyorum.
- I'm afraid I'll have to disappoint you. I don't want to be involved in your conversation.
O işe karışmak istemiyorum.
- I don't want to get involved in that business.
Planında olmak istiyorum.
- I want to be in your plan.
O, öğle yemeğinde zamanında olmak için babasına söz verdi.
- She promised her father to be in time for lunch.
... came to me and said, we want you to be involved in the bid ...
... seem to forget I was fully involved in raising a three kids ...