Benim yeni arabam her zaman herhangi bir yere gitmeme olanak sağlamaktadır.
 - My new car enables me to go anywhere, anytime.
Yeni metro 20 dakika içinde okula gitmemi sağlamaktadır.
 - The new subway enables me to get to school in 20 minutes.
Sıkıcı bir konser sırasında, kahve benim uyanık kalmamı sağladı.
 - The coffee enabled me to stay awake during the dull concert.
Babası tarafından ona bırakılan servet onun rahat bir şekilde yaşamasını sağlar.
 - The property left him by his father enables him to live in comfort.
His parents enabled him to continue buying drugs.