to-walk

listen to the pronunciation of to-walk
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to-walk в Английский Язык Турецкий язык словарь

hoof
{i} toynak
ankle
{i} ayak bileği

O, ayak bileğini burktu. - He twisted his ankle.

Bir taşa takıldım, ayak bileğimi incittim. - I tripped on a stone, twisting my ankle.

ankle
(Tıp) Ayak bileği, aşık çıkıntısı, tarsus
hoof
{i} toynak. f
ankle
{i} ayak bileği kemiği
ankle
ankle bone aşık kemiği
ankle
ayak bilek

O neredeyse ayak bileklerine kadar uzanan uzun bir siyah ceket giyiyordu. - He was wearing a long black coat that reached almost to his ankles.

Tom'un ayak bileklerinde prangalar vardı. - There were shackles around Tom's ankles.

ankle
ayak bileği eklemi
ankle
{f} yürümek

Burkulmuş bir ayak bileği onu bir ay yürümekten alıkoydu. - A sprained ankle disabled him from walking for a month.

ankle
(fiil) yürümek
hoof
dili yaya gitmek
hoof
sağ
hoof
{ç} --s (hûfs)/hooves (huvz)
hoof
çiftelemek (at vb)
hoof
{f} yaya gitmek
hoof
taban tepmek
hoof
{i} ayak

Ayakkabı atın toynağına düştü. - The shoe fell off the horse's hoof.

hoof
toynaklı hayvan ayağı
to walk
yürümek

Otobüs servisi olmadığı için, biz, istasyona giden bütün yolu yürümek zorunda kaldık. - As there was no bus service, we had to walk all the way to the station.

O, yürümek için çok yaşlıydı. - He was too old to walk.

Английский Язык - Английский Язык
Ambulate
ankle
promenade
hoof
to-walk

    Видео

    ... All right. I'm going to walk over to the other side of the stage. The next thing I'd like ...
    ... is what we are doing, and we've also got to make sure that in every walk of life we ...
Избранное