Yarın sabah erken uyanmak zorundasın.
 - You have to wake up early tomorrow morning.
Yarın sabah erken uyanmak istiyorum.
 - I want to wake up early tomorrow morning.
Bebek uyanmasın diye parmak ucumda yürüdüm.
 - I walked on tiptoes so as not to wake the baby.
Annesi onu uyandırıncaya kadar Jim uyanmadı.
 - Jim didn't wake up until his mother woke him.
Koyu bir fincan kahve uyanık kalmama yardım eder.
 - A strong cup of coffee helps me wake up.
Komşularımı uyandırmak istemiyorum.
 - I don't want to wake my neighbors.
Seni uyandırmak istemedim.
 - I didn't mean to wake you.