Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

the same activity as an art form

listen to the pronunciation of the same activity as an art form
Английский Язык - Турецкий язык

Определение the same activity as an art form в Английский Язык Турецкий язык словарь

painting
{i} tablo

İnsanlar onun tablolarını beğenmek için geldiler. - People came to like her paintings.

Bunlar kimin tabloları? - Whose paintings are these?

painting
{i} resim

Bu kendi yaptığım bir resimdir. - This is a picture of my own painting.

O, resim eğitimi amacıyla Paris'e gitmeye karar verdi. - He decided to go to Paris for the purpose of studying painting.

painting
yağlı boya

Ünlü yağlı boya resim açık artırmada 2 milyon dolara satıldı. - The famous oil painting was sold at the auction for 2 million dollars.

Bu yağlı boya tablo 17. yüzyıldan kalma. - This oil painting dates from the 17th century.

painting
boyayarak

Tom sabahı tavanı boyayarak geçirdi. - Tom spent the morning painting the ceiling.

Tom ve arkadaşları öğleden sonrayı ahırı boyayarak geçirdi. - Tom and his friends spent the afternoon painting the barn.

painting
boyama resim
painting
nakkaşlık
painting
yağlıboya resim
painting
keste
painting
ressamlık

Ressamlık onun hayatının büyük aşkıydı. - Painting was the great love of his life.

O, ressamlık için yeteneklidir. - He has an aptitude for painting.

painting
{f} boyama

John kapıyı boyamaktadır. - John has been painting the door.

Tom garajı boyamayı bitirmenin onun bir gününü alacağını düşündü. - Tom figured it would take him a full day to finish painting the garage.

painting
resim yapma sanatı
painting
{i} resim sanatı

İş resim sanatına gelince tam bir amatörüm, ama bu tabloyu gerçekten beğeniyorum. - I'm just an amateur when it comes to art, but I really like this painting.

O, resim sanatını mükemmelliğe taşıdı. - He brought the art of painting to perfection.

painting
resmet/boya
painting
{i} boyacılık, badanacılık
painting
boyacılık/ressamlık/resim
Английский Язык - Английский Язык
painting

Some artists excel in both painting and sculpture, like Michelangelo.

the same activity as an art form

    Расстановка переносов

    the same ac·ti·vi·ty as an art form

    Турецкое произношение

    dhi seym äktîvıti äz ın ärt fôrm

    Произношение

    /ᴛʜē ˈsām akˈtəvətē ˈaz ən ˈärt ˈfôrm/ /ðiː ˈseɪm ækˈtɪvətiː ˈæz ən ˈɑːrt ˈfɔːrm/
Избранное