the payload formed in the cavity

listen to the pronunciation of the payload formed in the cavity
Английский Язык - Турецкий язык

Определение the payload formed in the cavity в Английский Язык Турецкий язык словарь

part
parça

Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır. - Death is an integral part of life.

Anne pastayı üç parçaya böldü. - Mother divided the cake into three parts.

part
kısım

Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar. - They debated other parts of the proposal.

Onun bazı kısımları üzerinde anlaşamadı. - They could not agree on some parts of it.

part
taraf

Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu. - The police regarded him as a party to the crime.

Onların tarafında bir hataydı. - It was a mistake on their part.

part
kısmen

Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor. - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.

Bu yol deprem sonucu kısmen yıkıldı. - This road was partly destroyed in consequence of the earthquake.

part
yarı

Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır. - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.

Yarın arkadaşım için doğum günü partisi vereceğim. - I'm going to give a birthday party for my friend tomorrow.

part
ekseriya
part
görev

Tom zaten görevini yaptı. - Tom has already done his part.

Görevimi yapmayı planlıyorum. - I plan on doing my part.

part
yan

Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum. - I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.

Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi? - Who was at the party beside Jack and Mary?

part
{f} ayır

Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim. - I will love you for better for worse till death us do part.

Parti için sandalyeler ayırtıldı. - The seats were reserved for the party.

part
fasıl
part
ayrılmak

Kimsenin partiden ayrılmak için acelesi yoktu. - No one was in a hurry to leave the party.

O, evinden ayrılmak zorunda kaldı. - He had to part with his house.

part
{f} parçalanmak, ayrılmak; bölünmek
part
{f} tarakla ayırmak
part
(ial) parça (lı), kısmi
part
(fiil) ayırmak, tarakla ayırmak, ayrılmak, kopmak, elden çıkarmak
part
{i} parça, bölüm, kısım
part
{i} katkı. z. kısmen
part
{i} hisse, pay
Английский Язык - Английский Язык
part
the payload formed in the cavity

    Расстановка переносов

    the pay·load formed in the ca·vi·ty

    Турецкое произношение

    dhi peylōd fôrmd în dhi kävıti

    Произношение

    /ᴛʜē ˈpāˌlōd ˈfôrmd ən ᴛʜē ˈkavətē/ /ðiː ˈpeɪˌloʊd ˈfɔːrmd ɪn ðiː ˈkævətiː/
Избранное