Kalp çarpıntısıyla, o kapıyı açtı
- With her heart pounding, she opened the door.
Tom kırık bir kalpten öldü.
- Tom died of a broken heart.
O konuklarını yürekten ağırladı.
- She gave her guests a hearty reception.
O, yürek parçalayan bir hikaye idi.
- It was a heartbreaking story.
Ben seni gönülden destekliyorum.
- I heartily support you.
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.
Cesaretini kaybetme, Tom.
- Don't lose heart, Tom.
Şimdi cesaretini kaybetme.
- Don't lose heart now.
Benim kötü bir kalbim var. Koroner arter hastalığı.
- I've got a bad heart: coronary artery disease.
Bende korkunç mide yanması var.
- I have horrible heartburn.
Çok üzgündü ve kendini astı.
- He was heartbroken and hanged himself.
Çok sayıda destek mektubu üzgün kalbimi rahatlattı.
- Many letters of encouragement refreshed my sad heart.
I heart you (I love you).
Ama aşk kalbinizi kırabilir.
- But love can break your heart.
Sadece aşk kalbini kırabilir.
- Only love can break your heart.