Onlar ya barakada ya da mağarada.
- They're either in the shed or in the den.
Dünyanın yuvarlak olduğu gerçeğini kimse inkar edemez.
- No one can deny the fact that the earth is round.
Kara delikler çok yoğundur.
- Black holes are very dense.
Red Dragon tanınmış bir kumar ve esrarkeş batakhanesi.
- The Red Dragon is a well-known gambling and opium den.
Winds from the sea are humid.
- Denizden gelen rüzgarlar nemlidir.
From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
- Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface.
- Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.
The tornado passed through the city and headed to the sea.
- Tornado kentten geçti ve denize yöneldi.
Tom is out of your league.
- Tom senin dengin değil.
The situation quickly got out of hand.
- Durum hızla denetimden çıktı.
It is no more than half a mile to the sea.
- Denize yarım milden daha fazla değil.
They killed more than three thousand sailors.
- Onlar üç binden fazla denizciyi öldürdü
He lost his balance and fell off the ladder.
- Dengesini kaybetti ve merdivenden düştü.
He lost his balance and fell off his bicycle.
- Dengesini kaybetti ve bisikletinden düştü.
The football manager tried an elaborate new tactic but it didn't come off.
- Futbol yöneticisi ayrıntılı bir yeni taktik denedi, ancak başarıya ulaşmadı.
... SANFT DEN STROM HINAB! ...