Benim yazım, konuşmamdan daha iyidir.
 - My writing is better than my speaking.
Tom yaratıcı yazım dersi aldı.
 - Tom took a creative writing class.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
 - Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Gerçekten bu anlaşmayı yazılı olarak kayıt altına almanız gerekir.
 - You really should get this agreement down in writing.
Ona yazdığımı hatırlıyorum.
 - I remember writing to her.
İngilizce yazarken, nadiren hata yapar.
 - When writing English, she rarely makes a mistake.
Bir mektup yazıyorum.
 - I'm writing a letter.
O, bu sabahtan beri şiirler yazıyor.
 - He has been writing poems since this morning.
Tom günün çoğunu yerel bir dergi için bir makale yazarak geçirdi.
 - Tom spent the better part of the day writing an article for a local magazine.
Elle mektuplar yazarak çok zaman harcıyoruz.
 - We're eating up a lot of time writing letters by hand.
Eşcinsellikle ilgili birçok yazılı eser vardı.
 - There were a lot of writings about homosexuality.
Okumayı yazmaya tercih ederim.
 - I prefer reading to writing.
Bir mektup yazmıyorum.
 - I am not writing a letter.
Tom son üç yıldır yaratıcı yazarlık eğitimi veriyor.
 - Tom has been teaching creative writing for the past three years.
O da bir kitap yazıyor.
 - She's also writing a book.
O da bir kitap yazıyor.
 - He is also writing a book.
Eşcinsellikle ilgili birçok yazılı eser vardı.
 - There were a lot of writings about homosexuality.
Fotoğrafçılık ışık ile yazı yazmaktır.
 - Photography is writing with light.
Yazı yazmanın amacı, başkalarını görmesini sağlamaktır.
 - The goal of writing is to make others see.