Çorbamı ılık severim, sıcak değil.
- I like my soup to be warm, not hot.
Ada yıl boyunca ılıktır.
- The island is warm all year.
Gerçekten Tom'un yeterince samimi olduğunu düşünüyor musun?
- Do you really think Tom is warm enough?
Mary çok samimi görünmüyor.
- Mary doesn't seem very warm.
Bugün hava çok sıcak.
- It's very warm today.
Burası çok sıcak. Klimayı açayım mı?
- It's very warm. Shall I turn on the air conditioner?
Onun sıcak kişiliği güzelliğine çekicilik katıyor.
- Her warm personality adds charm to her beauty.
Birdenbire, o güzel ve sıcak görünmeye başladı.
- Suddenly, it started to look almost nice and warm.
Tom sıcakkanlı ve cömerttir.
- Tom is warm and generous.
Isıtmak için ellerine üfledi.
- She blew on her hands to warm them.
O bir cep ısıtıcısı ile kendini ısıttı.
- He warmed himself with a pocket heater.
Sanırım film içten bir filmdi.
- I think the movie is a very heart warming one.
Bu aile bana nezaket ve içtenlikle karşıladı.
- This family gave me a warm welcome.