that is or has or have been used

listen to the pronunciation of that is or has or have been used
Английский Язык - Турецкий язык

Определение that is or has or have been used в Английский Язык Турецкий язык словарь

used
{s} kullanılmış

Çocuk hırsızlarının ona yapmasını söyledikleri gibi Tom işaretlenmemiş, kullanılmış paralar halinde bir milyon dolar topladı. - Tom put together one million dollars in unmarked, used bills as the kidnappers had told him to do.

Kullanılmış bir araba almam çok zor. - I cannot afford buying a used car.

used
{s} kullanılmış; elden düşme, eski: He sells used books. Eski kitap satıyor. I don't want a used car. Kullanılmış araba istemem
used
{f} kullan

Na'vi dili Avatar'da kullanılır. - Na'vi language is used in Avatar.

Uranyum, nükleer gücün üretiminde kullanılmaktadır. - Uranium is used in the production of nuclear power.

used
eskiden

Linda şimdi çok dans etmiyor fakat eskiden çok dans ettiğini biliyorum. - Linda does not dance much now, but I know she used to a lot.

Ben eskiden olduğum gibi değilim. - I'm not what I used to be.

used
tükenmek
used
alışkın

O uzun mesafe yürümeye alışkın. - He is used to walking long distances.

Erken kalkmaya alışkınım. - I'm used to keeping early hours.

used
kullanılan

O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. - It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.

Bu makarna sosunda kullanılan bitki maydanoz olabilir. - The herb used in that pasta sauce might be parsley.

used
eski

Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır. - France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.

Linda şimdi çok dans etmiyor fakat eskiden çok dans ettiğini biliyorum. - Linda does not dance much now, but I know she used to a lot.

used
(to ile) alışkın
used
yap(mak)
used
{s} to -e alışık, -e alışkın: I'm used to it. Ona alışığım
used
eskiden olduğu kadar

Tom eskiden olduğu kadar zengin değil. - Tom isn't as rich as he used to be.

Vücudum eskiden olduğu kadar esnek değil. - My body is not as flexible as it used to be.

used
He used to come at eight Eskiden saat sekizde gelirdi
used
be used up çok yorulmak
used
idi

Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır. - France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.

Biz eskiden komşu idik. - We used to be neighbours.

used
bitkin hale gelmek
used
alışık

Bu ısıya alışık değilim. - I'm not used to this heat.

Bay Kaifu halka açık konuşmalar yapmaya alışıktır. - Mr Kaifu is used to making speeches in public.

Английский Язык - Английский Язык
used

The ground was littered with used syringes left behind by drug abusers.

that is or has or have been used

    Расстановка переносов

    that I·s or has or have been used

    Турецкое произношение

    dhıt îz ır hız ır häv bın yuzd

    Произношение

    /ᴛʜət əz ər həz ər ˈhav bən ˈyo͞ozd/ /ðət ɪz ɜr həz ɜr ˈhæv bən ˈjuːzd/
Избранное