O, tatili sırasında bile asla çevrimiçi değil.
 - She is never online, even during her vacation.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
 - You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
Eski şirketi ona kazık attı. Fakat onun kötü şansını iyiye çevirmesine ve kendi işinde daha da iyisini yapmasına hayranım.
 - His old company gave him the shaft. But I admire the way he turned bad luck into good and did even better with his own business.
Fırtına daha da şiddetlendi.
 - The storm became even more violent.
Her şey için görgü kuralı vardır, hatta bir seks partisinin bile.
 - There's proper etiquette for everything, even an orgy.
Bu hastalıkların yaklaşık üçte biri tedavi edilebilir fakat diğerleri ciddi, hatta ölümcül olabilir.
 - About a third of these diseases can be cured, but the others may be serious, or even fatal.
Tom'u tamamıyla hatırlıyor musun?
 - Do you even remember Tom?
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
 - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Neredeyse Tom'u hatırlamıyorum.
 - I barely even remember Tom.
Bugün bile onun teorisi neredeyse inkar edilemez olarak kalmaya devam etmektedir.
 - Even today, his theory remains practically irrefutable.
Tom'un neye benzediğini dahi hatırlamıyorum.
 - I don't even remember what Tom looked like.
Kiminle buluşmaları gerektiğini dahi bilmiyorlardı.
 - They didn't even know who they were supposed to meet.