Where did you have your new suit made?
- Yeni takım elbiseni nerede yaptırdın?
I'm too poor to buy a new suit.
- Ben yeni bir takım elbise satın almak için çok fakirim.
Men's suits are on sale this week at that department store.
- O mağazada bu hafta erkek takımları satılıyor.
Where did you have your new suit made?
- Yeni takım elbiseni nerede yaptırdın?
A totally ordered set is often called a chain.
- Bütünüyle sipariş edilmiş bir takıma çoğunlukla bir zincir denilir.
Apparently, Tom's car needs a new set of tires.
- Öyle görünüyor ki Tom'un arabasının yeni bir takım lastiğe ihtiyacı var.
Yumi Ishiyama is the oldest member of Team Lyoko.
- Yumi Ishiyama, Lyoko takımının en yaşlı üyesidir.
I am not the captain of the new team.
- Ben yeni takımın kaptanı değilim.
Mary is on the cheerleading squad.
- Mary amigo takımında.
The match was postponed because half the squad came down with food poisoning.
- Takımın yarısının gıda zehirlenmesi geçirmesi nedeniyle maç ertelendi.
Please bring your toolkit.
- Lütfen araç takımınızı getirin.
I'll need my own tools.
- Kendi takımlarıma ihtiyacım olacak.
The good team spirit in the work group is valued positively.
- Çalışma grubundaki iyi takım ruhu olumlu olarak değerlendirilir.
Several houses were damaged in the last storm.
- Son fırtınada bir takım evler hasar gördü.
A combination of several mistakes led to the accident.
- Bir takım hataların birleşimi kazaya neden oldu.
We asked Tom some questions.
- Biz Tom'a bir takım sorular sorduk.
There's a problem with the plane's landing gear.
- Uçağın iniş takımında bir sorun var.
Tom was wearing scuba gear.
- Tom dalış takımını giyiyordu.
I saw Tom and Mary carrying their fishing poles and tackle boxes.
- Ben Tom ve Mary'yi olta kamışlarını ve takım kutularını taşırken gördüm.
This is my tackle box.
- Bu benim takım sandığım.
Where did I put my battery pack?
- Pil takımımı nereye koydum?
Tom is a great teammate.
- Tom harika bir takım arkadaşı.
Jake quickly threw the ball in to his teammate.
- Jake çabucak topu takım arkadaşına attı.
I bought a new suit of clothes.
- Yeni bir takım elbise aldım.
The team spirit was unbelievable, we were all in this together.
- Takım ruhu inanılmazdı, hepimiz birlikte bunun içindeydik.
The good team spirit in the work group is valued positively.
- Çalışma grubundaki iyi takım ruhu olumlu olarak değerlendirilir.
1. Pencerelerin arkasında silme yıldız bir temmuz gecesi, takım taklavatıyla, görkemli bir donanma şenliği gibi kuruluyor.- A. İlhan.
2. İşe giderken takım taklavat dolu valizimizi tramvaya alırlar mı diye korka korka sorduk.- B. R. Eyuboğlu.