Sıcaklık bir haftadır her gün arttı.
- Eine Woche lang stieg die Temperatur täglich.
Her gün İngilizce konuşurum.
- Ich spreche täglich Englisch.
Öğretmen günlük çalışmanın önemini vurguladı.
- Die Lehrerin betonte die Wichtigkeit von täglichen Übungen.
Gelişme günlük olarak takip edilir ve bir veritabanında saklanır.
- Progress is monitored daily and stored in a database.
Günlük olarak iç çamaşırı değiştirin.
- Change underwear daily.
Trafik kazaları her gün olur.
- Traffic accidents happen daily.
Her gün İngilizce konuşuyorum.
- I speak English daily.
Bu bir günlük gazetedir.
- This is a daily newspaper.
Günlük gazete dünya'nın sorunlarını kahvaltı masasına getirir.
- The daily newspaper brings the world's problems to the breakfast table.
Bana günlük yaşantından bahset.
- Tell me about your daily life.
Bu bir günlük gazetedir.
- This is a daily newspaper.