Tom sat on the porch and read the paper.
- Tom sundurmada oturdu ve gazete okudu.
Tom sat on the porch, reading the evening paper.
- Tom akşam gazetesini okurken sundurmada oturdu.
Example: If someone normally burns in 10 minutes with no sunscreen, then a sunscreen with factor 20 will provide protection for up to 20x10 = 200 minutes.
Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
- You don't go to school on Sunday, do you?
Dün cumartesi değil, pazardı.
- Yesterday was Sunday, not Saturday.
Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
- You don't go to school on Sunday, do you?
Her pazar kiliseye giderim.
- I go to church every Sunday.
Bankalar güneşli bir günde sana bir şemsiye vermeye çalışırlar ama yağmurlu bir günde sırtlarını dönerler.
- Banks will try to lend you an umbrella on a sunny day, but they will turn their backs on a rainy day.
Kaldırımda bir şemsiye vardı.
- There was a sunshade over the sidewalk.
Sen hiç Sahara çölü güneşinde güneşlendin mi?
- Have you ever basked in the sun of the Sahara desert?
Tom iskelede uzanmış güneşleniyordu.
- Tom was lying on the pier getting a suntan.
Bugün güneşli bir gün.
- Today is a sunny day.
Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.
- A warm, sunny day is ideal for a picnic.
Güneşlenmek istiyordum.
- I wanted to sunbathe.
Tom gündoğumundan önce buraya geldi.
- Tom got here before sunrise.
Bu sabah gündoğumu güzel.
- The sunrise is beautiful this morning.
Babamın doğum günü bu yıl pazar gününe denk geliyor.
- My father's birthday falls on Sunday this year.
Bu yıl, Yeni Yıl Pazar gününe denk geliyor.
- This year New Year's Day falls on Sunday.
Önümüzdeki sene doğum günüm Pazara denk gelecek.
- Next year my birthday will fall on Sunday.
Leyla bir güneş şapkası taktı.
- Layla put on a sun hat.