substantial, real, tangible; current; factual

Английский Язык - Турецкий язык

Определение substantial, real, tangible; current; factual в Английский Язык Турецкий язык словарь

Связанные Термины

actual

gerçek

Tom Mary için çalışmayı gerçekten sevdiğini anladı. - Tom found that he actually liked working for Mary.

Bilgisayarlar gerçekten edebi eserleri çevirebilir mi? - Can computers actually translate literary works?

actual

{s} fiili

actual

{s} aktüel

actual

asıl

actual

{s} güncel

actual

{s} mevcut

actual

{s} şimdiki

actual

doğru

Hey! Bu doğru yer değil. Sen bununla ilgili bilgi için gerçek milli takım antrenörüyle temas kurmalısın. - Hey! This is not the right place. You should contact the actual national coach for information regarding this.

Bunun doğru olduğunu gerçekten düşünüyor musun? - Do you actually think that's true?

actual

aslı

Ve aslında bu projenin herkese ihtiyacı var. - And actually, this project needs everyone.

O genç görünüyor, ama o aslında senden daha yaşlıdır. - She looks young, but she's actually older than you are.

actual

eylemsel

actual

asli

actual

hakiki

Английский Язык - Английский Язык

Определение substantial, real, tangible; current; factual в Английский Язык Английский Язык словарь

{s} actual

Расстановка переносов

substantial, real, tangible; current; fac·tu·al