Yaşlı adam acı bir şekilde gülmeye başladı.
- The old man started to laugh sadly.
Çok acıklı bir durumla karşı karşıyayız.
- We are faced with a very sad situation.
Çok acıklı bir durumla karşı karşıyayız.
- We are faced with a very sad situation.
Ne kadar hüzünlü ve acıklı!
- How sad and pathetic!
Hüzünlü şarkılar söylemeyi sevmez.
- She doesn't like to sing sad songs.
Senin gözde hüzünlü şarkın nedir?
- What's your favorite sad song?
Birdenbire çok hüzünlendim.
- I suddenly became very sad.
Bana böyle hüzünlü bakma.
- Don't give me such a sad look.
Onun yüzünde kalan üzüntü işaretini gördüm.
- I saw the mark of sadness that had remained on her face.
Tebessümün arkasında üzüntüsünü sakladı.
- He hid his sadness behind a smile.
And thus they strekyn forth into the stremys, many sadde hunderthes.