spazierengehen

listen to the pronunciation of spazierengehen
Немецкий Язык - Турецкий язык
{şpa'tsirınge: ın} gezmek, dolaşmak
dolaşmak, gezmek
Английский Язык - Турецкий язык

Определение spazierengehen в Английский Язык Турецкий язык словарь

walking
{s} yürüyen

Bay Johnson, adeta, yürüyen bir sözlüktür. - Mr Johnson is, as it were, a walking dictionary.

Tabiri caizse, o yürüyen bir sözlüktür. - He is, so to speak, a walking dictionary.

walking
{i} yürüyüş

John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim. - I watched John and Mary walking hand in hand.

Yürüyüş egzersizin sağlıklı bir şeklidir. - Walking is a healthy form of exercise.

walking
{i} yürüme

Yürümek iyi egzersizdir. - Walking is good exercise.

O yalnız yürümeyi sever. - She likes walking alone.

walking
{f} yürü

İstasyondan yürüyerek eve gitmek sadece beş dakika. - Walking from the station to the house takes only five minutes.

John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim. - I watched John and Mary walking hand in hand.

walking
canlı
walking
ayaklı

O tabiri caizse ayaklı bir ansiklopedidir. - He's what they call a walking encyclopedia.

Ona ayaklı sözlük derler. - He is called a walking dictionary.

walking
walking legs yürüyebilme
walking
walking dictionary her kelimenin anlamını söylemeye hazır olan kimse
walking
{i} gezme, yürüme
walking
canlı sözlük
walking
walking beam makinada kuvvet nakleden ve muntazam rakkas hareketiyle işleyenwalking delegate sendika temsilcisi
walking
{i} yürüyüş (tarzı)
Немецкий Язык - Английский Язык
to walk
walking