Benim bürom seninkinden önemli ölçüde daha aydınlıktır.
 - My office is significantly brighter than yours.
Tom'un Fransızcası önemli oranda gelişti.
 - Tom's French has improved significantly.
Tom önemli derecede daha iyi yapıyor.
 - Tom is doing significantly better.
Bu önemli derecede farklı.
 - This is significantly different.
Japonya'da istihdam imkanları kadınlar için erkekler için olduğundan önemli ölçüde düşüktür.
 - In Japan, employment opportunities are significantly lower for women than they are for men.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
 - While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
 - While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
Onun önemli olabileceğini düşündüm.
 - I thought it might be significant.
Anlamlı farklılıklar bulundu.
 - Significant differences were found.
Herkesin bildiği gibi, bugün bizim için çok anlamlı bir gündür.
 - As everyone knows, today is a very significant day for us.
... significantly behind. ...
... employer itself -- and we've significantly increased the ...