Kötülük daima kazanır.
- El mal siempre triunfa.
Şu valsin melodisi beni daima hipnotize eder.
- La melodía de ese vals siempre me hipnotiza.
Her zaman Tokyo'da yaşamaktadır.
- Él siempre ha vivido en Tokio.
Erkek kardeşi her zaman TV izliyor.
- Su hermano siempre está viendo la televisión.
Onu gördüğüm ilk zamanı hep hatırlayacağım.
- Siempre recordaré la primera vez que la vi.
Yağmur yağmadığında Tom hep okula yürüyerek gider.
- Si no llueve, Tom va siempre a pie a la escuela.