Okula bisikletle gider.
- Er fährt mit dem Fahrrad zur Schule.
Biz okulun önünde buluştuk.
- Wir haben uns vor der Schule getroffen.
O okula gitmek için çok genç.
- Sie ist zu jung, um in die Schule zu gehen.
Okul sabah sekiz otuzda başlar.
- Die Schule fängt um halb neun morgens an.
O okulunu çok seviyor.
- She likes her school a lot.
Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
- You don't go to school on Sunday, do you?
Tom hukuk fakültesine gidiyor.
- Tom is going to law school.
Bir işletme fakültesine gitmek istiyorum.
- I would like to go to a business school.
Babam, bir lisede İngilizce öğretiyor.
- My father teaches English at a high school.
Burası, onun öğretmenlik yaptığı okul.
- This is the school where she is teaching.
Okul kütüphanemizin bir sürü kitabı var.
- Our school library has many books.
Nisanda bir sürü okul etkinliklerimiz var.
- In April we have a lot of school events.
Bizim tekne bir balık sürüsünü izledi.
- Our boat followed a school of fish.
Mary güzel bir elbise giyerek okulda ortaya çıktı.
- Mary showed up at school wearing a nice dress.
Bizim güzel bir okul kütüphanemiz var.
- We have a nice school library.
Tom Mary'nin okuldaki davranma tarzını görmezlikten gelmeye devam etmeyi reddetti.
- Tom refused to continue to ignore the way Mary was behaving at school.
O eli ağzının üzerinde okul kızlarının yapma tarzına güldü.
- She laughed the way schoolgirls do, with her hand over her mouth.