Определение schrecken eingejagt в Английский Язык Турецкий язык словарь
- frightened
- {f} korkut
Fırtınanın hiddeti çocukları korkuttu.
- The fury of the storm frightened the children.
Ormandan gelen sesler kaşifleri korkuttu.
- The voices coming from the jungle frightened the explorers.
- frightened
- {s} korkmuş
Alice sert annesinden korkmuştu.
- Alice was frightened of her strict mother.
Tom muhtemelen korkmuş.
- Tom is probably frightened.
- frightened
- korkan
Kuştan korkan darı ekmez.
- He who is frightened of a sparrow will never sow barley.
- frightened
- dehşet içinde
- frightened
- frighten korkut
- frightened
- ürkmek
- scared
- ürkmek
- frightened
- ürkmüş
- scared
- korkan
- scared
- {f} korkut
Tom'u en çok korkutan şey tekrar yürüyemeyeceği düşüncesiydi.
- What scared Tom the most was the thought that he might not be able to walk again.
Büyük bir deprem tarafından korkutuldu.
- She was scared by the big earthquake.
- frightened
- {s} dehşete düşmüş
- scared
- {s} korkmuş
O kadar korkmuştu ki konuşamadı.
- She was so scared that she couldn't speak.
Tom'un yüzünde korkmuş bir görünüm vardı.
- Tom had a scared look on his face.
- scared
- {s} ürkmüş
- scared
- {s} ödü kopmuş
