What he said is true.
 - Onun söylediği doğru.
You didn't do a very good job, I said.
 - Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
My father told me not to read a book in my bed.
 - Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
Don't forget what I told you.
 - Sana söylediklerimi unutma.
Say it in another way.
 - Onu başka bir şekilde söyle.
Please say it in English.
 - Lütfen onu İngilizce olarak söyle.
He hasn't said anything publicly, but in confidence he told me he's getting married.
 - O bana alenen bir şey söylemedi ama sır olarak o bana evleneceğini söyledi.
Tom said I looked confident.
 - Tom kendimden emin göründüğümü söyledi.
Can you please tell me what time the train leaves?
 - Trenin ne zaman kalkacağını lütfen bana söyleyebilir misin?
Please tell me your address.
 - Lütfen adresini bana söyle.
What you are saying does not make sense.
 - Söylediğinin anlamı yok.
He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning.
 - O bana yarın sabah onda varacağını söyleyen bir mektup gönderdi.
Tom told his son not to speak with his mouth full.
 - Tom oğluna ağzı doluyken konuşmamasını söyledi.
Tom kept his mouth shut and didn't tell anyone what had happened.
 - Tom ağzını kapalı tuttu ve ne olduğunu kimseye söylemedi.