This is the age of information, and computers are playing an increasingly important role in our everyday life.
 - Bu bilgi çağıdır, ve bilgisayarlar günlük hayatımızda gittikçe önemli rol oynuyorlar.
The role of the historian is less to discover and catalog documents than to interpret and explain them.
 - Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.
I am sure you will take an active role in your new position.
 - Ben, yeni görevinde aktif bir rol alacağından eminim.
Jane saw the students acting well on the stage.
 - Jane öğrencilerin sahnede iyi rol yaptıklarını gördü.
I have an important part.
 - Önemli bir rolüm var.
Luck plays an important part in your life.
 - Şans hayatınızda önemli bir rol oynar.