Tom benim için saatimi onardı.
- Tom repaired my watch for me.
Bu kırık vazo onarılamaz.
- This broken vase cannot be repaired.
Biz fiyatı 15 dolarda sabitledik.
- We fixed the price at $15.
Faiz oranları %5'te sabitlendi.
- Interest rates have been fixed at 5%.
Bu ayakkabıları tamir edebilir misin?
- Can you repair these shoes?
Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.
- I will only buy the car if they repair the brakes first.
Bu arabanın onarıma ihtiyacı var.
- This car needs repairing.
Cookie'nin evi onarımdadır.
- Cookie's house is under repair.
Sadece gerekli tamiratları yapın lütfen.
- Just do the essential repairs, please.
Bizim görevimiz bir duvarı onarmak.
- Our task is to repair a wall.
Mary büyüyen bir erkek fatmaydı ve arabaları ve traktörleri onarmaktan hoşlanıyordu.
- Mary was a tomboy growing up and liked to repair cars and tractors.
Onu tamir etmek yaklaşık 2000 yene mal olacak.
- It will cost about 2000 yen to repair it.
Tamir etmek için radyoyu parçalara ayırdım.
- I took the radio apart to repair it.
O benim evin kırık penceresini tamir etti.
- He repaired the broken window of my house.
Sobayı tamir etmesi için bir profesyonel kiraladım.
- I hired a professional to repair the stove.
Herkesin gözleri ona dikildi.
- Everyone's eyes were fixed upon her.
Gözlerini bana dikti.
- He fixed his eyes on me.
Tamir için ödeme yapmak zorunda kalacaksın.
- You're going to have to pay for the repair.
Bu evin çok fazla onarıma ihtiyacı var, onu yıkmak ve yenisini yapmak daha kolay olacaktır.
- This house needs so many repairs, it would be easier to tear it down and build a new one.
Ben eylemlerimi kararlaştırılmış zamanlar için planlamayı tercih ediyorum böylece zamanı yönetebilirim.
- I prefer to plan my activities for fixed times so I can manage my time.
O kırık masayı onardı.
- He fixed the broken table.
Bunu hemen onarmalıydınız.
- You should've fixed it right away.
Saatimi John'a tamir ettireceğim.
- I am going to have my watch repaired by John.
Bu arabanın tamire ihtiyacı var.
- This car needs repairing.
Tom bilgisayarları nasıl onaracağını biliyor.
- Tom knows how to repair computers.
Bu arabanın onarıma ihtiyacı var.
- This car needs repairing.
I repaired your automobile for you.
Tom fixed the broken radio.
- Tom repaired the broken radio.
Tom fixed his bicycle.
- Tom repaired his bicycle.
our annual repair to the mountains.
I heard the visitors repair to their chambers. Jane Eyre, by Charlotte Bronte 1850.
If you look closely you can see the repair in the paintwork.