Tom kendinde inanılmaz suçluluk hissetti.
- Tom felt tremendous guilt.
Birçok çalışan anneler suçluluk dolu.
- Many working mothers are full of guilt.
Hafif bir suçluluk duygusu olsa da o kendini gülmekten alamadı.
- He could not refrain from smiling, though with a slight sense of guilt.
Vicdan azabı çekiyorsun, değil mi?
- You have a guilty conscience, don't you?
Tom vicdan azabı çekiyor gibi görünüyor.
- Tom seems to be suffering from a guilty conscience.
O cinayetten suçludur.
- He is guilty of murder.
O cinayetten suçluydu.
- He was guilty of murder.
Korkarım o suçunu asla itiraf etmeyecek.
- I'm afraid he will never admit his guilt.
O cinayetten suçluydu.
- He was guilty of murder.
Erkek arkadaşının suçsuz olduğuna inanıyor.
- She believes her boyfriend is not guilty.
Bill Clinton suçsuz bulundu.
- Bill Clinton was found not guilty.