Uzaktan bakıldığında, kaya, bir insan yüzü gibi görünüyordu.
 - Seen at a distance, the rock looked like a human face.
Televizyonu uzaktan izlemelisiniz.
 - You should watch television at a distance.
Onu belli bir mesafede tutmak istiyor.
 - She wants to keep him at a distance.