Davadaki hakim adil değildi.
 - The judge in the case was not fair.
Aşkta ve savaşta her şey adildir.
 - All's fair in love and war.
O oldukça makul bir fiyat.
 - That's a fairly reasonable price.
Adil ve makul olmadığından dolayı önerinizi kabul edemem.
 - I can't agree to your proposal on the ground that it is not fair and reasonable.
Tom oldukça iyi dans edebilir, değil mi?
 - Tom can dance fairly well, can't he?
O, İngilizceyi oldukça iyi konuşur.
 - He speaks English fairly well.
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
 - I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
Gökyüzü güzel hava vaadediyor.
 - The sky promises fair weather.
Yarın Tokyo'da hava güzel olacak mı?
 - Will it be fair in Tokyo tomorrow?
Öğretmen, sınavlarımızda not verirken çok adildi.
 - The teacher was very fair when she marked our exams.
Tom'un çok açık bir teni var ve güneşte kolayca yanar.
 - Tom has a very fair complexion and burns easily in the sun.