Have you ever thought about baking your potatoes instead of frying them?
- Sen hiç onları kızartma yerine patateslerini fırında pişirmeyi düşündün mü?
Tom talked Mary into baking a cake for John's birthday party.
- Tom Mary'yi John'un doğum günü partisi için bir kek pişirmeye ikna etti.
Tom doesn't feel like cooking.
- Tom'un canı yemek pişirmek istemiyor.
Many people prefer to cook with butter instead of oil.
- Çoğu kişi yağla yemek pişirmek yerine tereyağıyla yemek pişirmeyi tercih eder.
She takes cooking lessons once a week.
- Haftada bir kez yemek pişirme dersleri alır.
She is quite ignorant of cooking.
- O, yemek pişirmede oldukça bilgisizdir.
We boil water to cook spaghetti.
- Biz spagetti pişirmek için su kaynatıyoruz.
You boil water to cook eggs.
- Yumurtaları pişirmek için suyu kaynatırsın.
Shall I cook dinner for you?
- Sizin için akşam yemeği pişireyim mi?
Could you cook a skewer for me, please?
- Bana bir şiş pişirir misin, lütfen?
She is quite ignorant of cooking.
- O, yemek pişirmede oldukça bilgisizdir.
This style of cooking is peculiar to China.
- Bu tarz pişirme Çin'e özgüdür.
Tom told Mary that the cake she baked tasted good.
- Tom Mary'ye pişirdiği kekin tadının iyi olduğunu söyledi.
The best cookies I've ever eaten are the ones that your mother baked for me.
- Benim şimdiye kadar yediğim en iyi kurabiyeler annenin benim için pişirmiş olduklarıdır.
Have you ever thought about baking your potatoes instead of frying them?
- Sen hiç onları kızartma yerine patateslerini fırında pişirmeyi düşündün mü?
Tom became interested in baking when he was very young.
- Tom çok gençken fırında pişirmekle ilgilenmeye başladı.
Mother has not cooked dinner yet.
- Anne henüz akşam yemeğini pişirmedi.
His wife being out, he cooked dinner for himself.
- Karısı dışarıda olduğu için, kendisine akşam yemeği pişirdi.