O kızgındı, ama sabırla beni dinledi.
- He was angry, but he listened to me patiently.
Tom sabırla Mary'nin gelmesini bekledi.
- Tom waited patiently for Mary to arrive.
Sabırlı olun lütfen. Bu zaman alır.
- Be patient please. It takes time.
Sabırlı olmak zorundasın.
- You have to be patient.
Bekleme salonunda beş hasta vardı.
- There were five patients in the waiting room.
Kanser hastaları sıklıkla bulantı nöbetlerini azaltmakla uğraşmak zorundadır.
- Cancer patients often have to deal with debilitating bouts of nausea.
The subject of a passive verb is usually a patient.
... patiently by physicists. ...