Kullanılmış bir araba almam çok zor.
- I cannot afford buying a used car.
Çocuk hırsızlarının ona yapmasını söyledikleri gibi Tom işaretlenmemiş, kullanılmış paralar halinde bir milyon dolar topladı.
- Tom put together one million dollars in unmarked, used bills as the kidnappers had told him to do.
Spor salonu, tören için kullanıldı.
- The gym is used for the ceremony.
Uranyum, nükleer gücün üretiminde kullanılmaktadır.
- Uranium is used in the production of nuclear power.
Balık yemek eskiden olduğu kadar şimdi sağlıklıklı mıdır?
- Is eating fish as healthy now as it used to be?
Eskiden bir gece kuşuydum fakat şimdi bir erken kalkanım.
- I used to be a night owl, but now I'm an early riser.
Erken kalkmaya alışkınım.
- I'm used to getting up early.
Erken kalkmaya alışkınım.
- I'm used to keeping early hours.
O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
- It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
- Windows is the most used operating system in the world.
Balık yemek eskiden olduğu kadar şimdi sağlıklıklı mıdır?
- Is eating fish as healthy now as it used to be?
Linda şimdi çok dans etmiyor fakat eskiden çok dans ettiğini biliyorum.
- Linda does not dance much now, but I know she used to a lot.
Tom eskiden olduğu kadar zengin değil.
- Tom isn't as rich as he used to be.
Tom eskiden olduğu kadar sıska değil.
- Tom isn't as skinny as he used to be.
Tom bir özel eğitim öğretmeni idi.
- Tom used to be a special education teacher.
Biz eskiden komşu idik.
- We used to be neighbours.
Askerler tehlikeye alışıktırlar.
- Soldiers are used to danger.
Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim.
- I'm not used to making speeches in public.