Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

pass. of to break

listen to the pronunciation of pass. of to break
Английский Язык - Турецкий язык

Определение pass. of to break в Английский Язык Турецкий язык словарь

broke
parasız

Irak'ın Amerikan istilası ülkeyi harap, parçalanmış ve beş parasız bıraktı. - The American invasion of Iraq left the country devastated, fragmented and broke.

Tom bana beş parasız görünmüyor. - Tom doesn't look broke to me.

broke
{s} züğürt

Züğürt olmasam onu alırdım. - If I weren't broke, I'd buy it.

Tom ayın sonuna kadar her zaman züğürt. - Tom is always broke by the end of the month.

broken
bozuk

Benim masa saati bozuk gibi görünüyor. - My clock seems to be broken.

Bozuk radyoyu tamir edebilir misin? - Can you fix the broken radio?

broke
{s} meteliksiz

Meteliksiz olduğunu düşündüm. - I thought you were broke.

Tom Mary'nin meteliksiz olduğunu söyledi. - Tom said Mary was broke.

broke
{s} beş parasız (Argo)
broke
{f} kır

Düşen at boynunu kırdı. - The horse broke its neck when it fell.

Bu pencere bir aydır kırıktır. - This window has been broken for a month.

broke
eli boş
broken
bozuk konuşma
broken
bozuk yazı
broke
fasıla
broke
{s} cebi delik
broke
f., bak. break
broke
{s} iflas etmiş
broke
dili meteliksiz
broke
break kesil/kes/kırıl/kır
broken
{s} kırık, kırılmış
Английский Язык - Английский Язык
{a} broken
{a} broke