Tom hurt himself on a rusty nail.
- Tom paslı çiviyle kendini yaraladı.
Tom cut his hand with a rusty knife.
- Tom paslı bir bıçakla elini kesti.
My math is a little rusty.
- Benim matematik biraz paslanmış.
He rubbed the rust off with a file.
- O bir eğe ile pası sildi.
If you are going abroad, it's necessary to have a passport.
- Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.
The person whose name was on the passport was described with words.
- Pasaportta ismi olan kişi kelimelerle tanımlanıldı.