Oldu (tamam, anlaştık) hadi hemen işe koyulalım - Deal, let's get down to work.
That car dealer gave me a bum steer when he told me this used Toyota was in good condition.
- O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.
Since then, a great deal of change has occurred in Japan.
- O zamandan beri, Japonya'da büyük bir değişim oldu.
I see you're doing very well in your business.
- İşinizde çok iyi olduğunuzu görüyorum.
To my surprise, she spoke English very well.
- Benim için sürpriz oldu, o çok iyi İngilizce konuştu.
Just how well can masks block the, even smaller than pollen, yellow sand dust? I think it much more of a nuisance than pollen.
- Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır.
She sang pretty well.
- O oldukça güzel söyledi.
Tom and Mary agreed never to talk about the incident.
- Tom ve Mary olay hakkında hiç konuşmamakta hemfikir oldular.
Tom was glad that Mary agreed with him.
- Mary kendisiyle aynı görüşte olduğu için Tom memnundu.
I'm okay because I'm alive.
- Ben hayatta olduğum için iyiyim.
I'm glad you're okay.
- İyi olduğuna sevindim.
Get it done as soon as possible.
- Mümkün olduğunca kısa sürede onu yaptır.
I thanked him for what he had done.
- Yapmış olduğundan dolayı ona teşekkür ettim.