Nakido, Twitter'dan daha iyidir.
 - Nakido is better than Twitter.
Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
 - This is a good book, but that is better.
İngilizceni geliştirmek istiyorsan onun konuşulduğu ülkelere gitsen iyi olur.
 - If you are to improve your English, you had better go to countries where it is spoken.
Kendimi geliştirmek için her şeyi yapmaya hazırım.
 - I'm prepared to do anything to better myself.
Ben vokal müziği enstrümantal müzikten daha çok severim.
 - I like vocal music better than instrumental music.
Evlendikten sonra benim Japonca daha iyi oldu ve daha çok anlayabildim.
 - After I got married, my Japanese got better and I could understand more.
Dünyamızı daha iyi yapmak için çalışalım.
 - Let's try to make our world better.
Tom ondan daha iyi yapmak zorunda kalacak.
 - Tom is going to have to do better than that.
Ne kadar çok çabalarsam çabalayayım, onu, onun yapabildiğinden daha iyi şekilde yapamam.
 - No matter how hard I try, I can't do it any better than she can.
O zamanlar gerçekten daha iyi şekildeydim.
 - I was in better shape back then.
İnsanlar birbirleriyle dostça ilişkiler kurunca dünyanın daha güzel bir yer olmasını umut ediyorum.
 - If people have friendly relationships, I hope the world will be a better place.
Cümlelerinizi silmek yerine, daha güzel hale getirmeye ne dersiniz?
 - Instead of deleting your sentences, how about making them better?