Hepimiz halkın önünde bir şarkı söylemeye utandık.
 - We all felt embarrassed to sing a song in public.
Halka açık yerleri temiz tutalım.
 - Let's keep public places clean.
Tom bazen kamusal alanda burnunu karıştırır.
 - Tom sometimes picks his nose in public.
Seçilmek istiyorsan kamusal imajını geliştirmek zorunda kalacaksın.
 - If you want to get elected, you're going to have to improve your public image.
Bu ulusal hazine yılda yalnızca bir kez halk tarafından görülebilir.
 - This national treasure can be seen by the public only once a year.
Japon mali otoriteleri ekonomik yönetimlerinde ulusal güveni yenilemek için önlemleri tartıyorlar.
 - The Japanese fiscal authorities are weighing measures to restore public confidence in their economic management.
Bir hayran sayfası her zaman herkese açıktır.
 - A fan page is always public.
Bir veri yapısının tüm bileşenleri varsayılan olarak herkese açıktır.
 - All the elements of a data structure are public by default.
Halkın geneli mevcut hükümetten memnun değil.
 - The public at large are dissatisfied with the present government.
Bu binada genel tuvalet var mı?
 - Are there public restrooms in this building?
Çevrimiçi yaptığın bir şeyin aleni olduğunu varsaymalısın.
 - You should assume that anything you do online is public.