Ne güzel bir sürpriz!
 - What a lovely surprise!
Her nezaman böyle güzel bir yağmurumuz olsa, ben yıllar öncesini, ikimizi hatırlıyorum.
 - Whenever we have such lovely rain, I recall the two of us, several years ago.
İki oğlan sevimli bir kediyle yalnız yaşıyorlardı.
 - The two boys lived alone with a lovely cat.
O, sevimli köpeğin kendine ait olmasını diledi.
 - She wished the lovely dog belonged to her.
Ve yolun her adımında benim arkamda olan sevgili karım Kate'e teşekkür etmeliyim.
 - And I must thank my lovely wife, Kate, who was behind me every step of the way.
Eğer para kazanmak için buradaysan, Amerika bulunmak için hoş bir yer.
 - America is a lovely place to be, if you are here to earn money.
O hoş bir sonbahar akşamı idi.
 - It was a lovely autumn evening.