Londra'da birçok güzel park vardır.
 - There are many beautiful parks in London.
Birçok Asyalının ortak dili İngilizce'dir.
 - The common language of many Asians is English.
Çok enteresan yerler biliyorsun, değil mi?
 - You know many interesting places, don't you?
Kaza çok fazla ölüme neden oldu.
 - The accident has caused many deaths.
Takuboku'nun şiirlerini bir çoğunu ezbere öğrendim.
 - I learned many of Takuboku's poems by heart.
O bir yığın dil konuşmaz.
 - She does not speak many languages.
Gemide bir yığın fare var.
 - There are many rats on the ship.
O, bu sabah bir hayli mektup aldı.
 - He received a good many letters this morning.
Bir çekirge ve bir hayli karınca bir tarlada yaşadı.
 - A grasshopper and many ants lived in a field.
Bu kabilenin atasal ayinlerinin çoğu zamanla kaybedilmiştir.
 - Many of the ancestral rites of this tribe have been lost over time.
İnsanların birçoğu öldü.
 - Many of the people died.
Birçoğumuz yorgunduk.
 - Many of us were tired.
Kaç tane dolma kalemin var?
 - How many pens do you have?
Kaç tane çocuğun var?
 - How many kids do you have?
Oyuncuların çoğu grip yüzünden keyifsiz oldukları için koç oyunu iptal etti.
 - The coach called off the game because many of the players were down with the flu.
Çoğu hastalık yoksulluktan sonuçlanır.
 - Many diseases result from poverty.
Tom adlı kaç tane çocuk, sizin sınıfınızdadır?
 - How many kids named Tom are in your class?
Tom adlı kaç kişiyi tanıyorsun?
 - How many people do you know named Tom?