They embraced each other.
 - Onlar birbirlerini kucakladı.
The settlers embraced the Christian religion.
 - Yerleşimciler Hıristiyan dinini kucakladı.
People need to be aware of their differences, but also embrace their commonness.
 - İnsanların farklılıklarının farkında olması gerekir, ama aynı zamanda onları yaygınlığını da kucaklamalılar.
Tom and Mary embraced.
 - Tom ve Mary kucaklaştılar.
When did you try hugging Tom?
 - Tom'u ne zaman kucaklamayı denedin?
I won't ever try hugging Tom again.
 - Tom'u tekrar kucaklamayı hiç denemeyeceğim.
Tom wants to be hugged.
 - Tom kucaklanmak istiyor.
I don't think I've ever hugged Tom.
 - Şu ana kadar Tom'la kucaklaştığımı sanmıyorum.